Selam herkese. Bugün yıllardır rahatsız olduğum bi' konu hakkında yazmak istiyorum. Saat şu an 4 buçuk civarlarında. Sigmund Freud'un belgeselini izledikten sonra yatağa girince düşüncelere daldım. Aslında nerdeyse yarın geceye erteliyodum bu yazıyı ama aklıma adını hatırlamadığım mucit bi' abinin 'aklıma bir şey gelirse duşta bile olsam hemen çıkıp onu deniyorum' dediği geldi. Ben de direkt yataktan fırlayıp kahvemi hazırladım ve geçtim bilgisayar başına. Şu an kendimi inanılmaz iyi hissediyorum.
Ya Erich Fromm'un Sevme Sanatı kitabında ya da Doğan Cüceloğlu'nun bi' kitabında okuduğum cümle vardı. Kelimesi kelimesine hatırlamasam da genel hatlarıyla demek istediği şuydu : ' karşıdaki senden istemeden yaptığın her yardım üstü kapalı eleştiridir. ' Ben bunun üstüne bi' de kendini beğenmişliktir kısmını eklemek istiyorum. Bizim toplumumuz biraz hastalıklı bi' toplum. Çocuklarını ve her ne kadar itiraf edemese de kendini hastalıklı seven bi' coğrafya. Kendini sevme kısmını şimdilik es geçiyorum, çocuğu sevme kısmına gelirsek; çocuklarını her zaman çocuk olarak seviyolar. Ebeveynlerin övündüğü o 'ama sen benim her zaman küçük bebeğimsin' cümlesi pekte sağlıklı bi' cümle değil aslında. Çocuklar kaç yaşına gelirse gelsin onları hep büyümemiş gibi gördükleri için asla önemli işleri yapabileceklerini düşünmüyolar. Hatta bu hastalığa ileri derecede sahip insanlar önemli olmayan işleri bile beceremiceklerini düşünüyolar. Birisine ilk seferde bi' işi göstermek farklı şey, her seferinde ona yardım etmek çok daha farklı. Örnek üzerinden gidiyim. Bi' çocuğa 1 kez yumurta kırmayı öğrettikten sonra 2. seferde sizden yardım istememesine rağmen ama sürekli başında dikilip ona öğütler verirseniz; o bunu öğretmekten ziyade sen bunu tek başına yapamazsın mesajı alır. Bi' de her seferinde yaptığınızı düşünürsek eğer, ne siz o mesajı verdiğinizin farkına varırsınız ne de o mesajı aldığının. Ancak bi' gün tek başına yumurta kırmaya kalktığında eli ayağına dolaşınca tam da bilinçaltınızın istediği gibi yokluğunuzu hisseder. Onu yeterince bağımlı hale getirdiyseniz bunun farkına bile varmadan ömür boyu özgüvensiz yaşayabilir, farkına varırsa suçlancak ilk kişi sizsiniz. Anne-babalar bunu çocuklarınıza yapmayın, onlara hata payı verin. Onlar sizin güncellenmiş versiyonlarınız değil, sizin yapamadıklarınızı yapmak zorunda değiller. Yaptıklarınızı da yapmak zorunda değiller. Sizden bi' konuda yardım istemiyolarsa bırakın kendileri yapsın, ona iyilik yapcam diye yardıma koşmayın hemen. Tabi bunu bireyin yardım isteyebilcek beceriye ve erişkinliğe sahip olduğunu varsayarak söylüyorum, bebeklerden bahsettiğimi düşünen olmucaktır sanırım. İstisnai bi' durum olmazsa siz onlardan önce gitceksiniz bu dünyadan ve geriye özgüvensiz çocuklar bırakmayın. Ebeveynin görevi çocuğu ömür boyu kendine bağlamak değil, zamanı geldiğinde onu tek başına yaşayabilcek erişkinliğe getirebilmektir.
Konu elbette çocuklarla sınırlı değil. Bunu yaşam tarzı haline getirebilmiş insanlar var. Sürekli çevresindekilere bi' konuda tavsiye talep etmemesine rağmen ne yapmaları gerektiğini söyleyen, bilinçüstünde onlara yardım ettiğine kendini ikna edip bilinçaltında kendini tatmin eden, herkese aptal ve çocuk muamelesi yapan. Birisini düşündüğün için söylemekle, eleştirmek için söylemek arasında çok ince bi' çizgi var, bazen ben de karıştırıyorum ikisini fazla hassasiyetim sebebiyle. Söylemekten öte, biri bi' şey yaparken hiç sormadan gidip işi elinden alıp siz yapmaya başlayınca iyice çığırından çıkıyo her şey. Resmen siktir git yapamıyosun ben yapıyorum demek oluyo o durum. Bırakın çocuklar da büyükler de hatta siz de hatalar yapın. İnsana tecrübe kazandıran şey hatalarıdır. Bilim bile deneme yanılma yoluyla ilerlerken biz niye herkesten mükemmel olmasını bekliyoruz? Herkesin dünyası kendi etrafında dönüyo, asla sizin etrafınızda dönmicek ve sizin tavsiyelerinizle hareket etmicekler. Kendinize de ve insanlara da hayatı zehir etmeyin. Konuyla ilgili cuk oturmuş Yiğit Özgür'ün şöyle bi' karikatürü var bayıldığım:
Bu konuda gerçekten çok hassasım hatta yardım alabilceğim bi' konuda bile o işi yardımsız yapmayı tercih ediyorum. Bu bana özgüven sağlıyo, eminim herkese sağlıcaktır. Bazen istemeden eleştirdiğim şeyi ben de yapıyorum, farkettiğimde de hemen bırakıyorum zaten. Hata yapan, özgür ve tek başına bi' şeyler başarabilen bireyler yetiştirin ki gelecek nesillere sizin de bi' katkınız olsun. Valla dünya öyle daha güzel bi' yer olcak.
Bu arada Erich Fromm'un Sevme Sanatı kitabı herkese büyük ölçüde yardımcı olcaktır, şiddetle tavsiye ederim. Mart sonu Ankaradayım, Nisan başı İstanbuldayım. Görüşürüz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder