7 Mart 2017 Salı

Kadınlara Sigaranın Pazarlanması

  Selam. Malum yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Bu özel günde, size sosyolojik ve ekonomik bi'kaç şeyden bahsetmek istiyorum. Bu sefer amacım sadece kendime yazmak değil. Bilgilendirme amacıyla size, tekrar ederek aklımda kalıcı olması amacıyla kendime yazdığım bi' yazı bu.
  Öncelikle kişileri tanıtmalıyım sanırım.
1 - Sigmund Freud : Psikanalizin babası. İnsan zihniyle bilinçaltı arasında bağlantı kurmaya çalışır. Bilinç altında, toplum baskısıyla ortaya çıkaramadığımız arzu ve istekler yatar. Psikanaliz yöntemiyle de biliçaltındaki bu bastırılmış arzuları ortaya çıkararak kişinin yaşadığı sorunların nedenini anlaması ve psikanalistiyle beraber çözüme kavuşturulması amaçlanır.
2- Edward Bernays : Sigmund Freud'un yeğenidir. Halkla ilişkiler, daha doğrusu tüketim toplumunun kurucularındandır. Freud'un yöntemleriyle insanları bilinçaltı isteklerini uyararak mal satmaya ve tüketim yapmaya teşvik eder.
3- Abraham Brill : Amerika'nın o dönemdeki en ünlü psikanalistlerinden bir tanesi.

  Evet artık hikayeye başlıyorum. 1920'lerde her zaman olduğu gibi erkek egemen bi' toplum var bildiğiniz üzre. Bu durumun sigara satışları konusunda bi' dezavantajı var. Erkekler toplum içinde kadınların sigara içmesini pek hoş karşılamıyo. Bu da tabi ki sigara satışlarını azaltıyo, çünkü kadınlar pek sigara kullan-a-mıyo. Sigara şirketleri de bu durumdan rahatsız oldukları için halkla ilişkilerin kurucusu, Freud'un yeğeni Bernays'a koşuyolar. Yav hacı yap bize bi' şeyler şu sigaraları kadınlara da satalım diyolar. Bernays'da koşa koşa Dr. Brill'e gidiyo. Çünkü amcası Viyana'da. Bernays, Brill'e sigaranın bilinçaltında neyi simgelediğini soruyo. Büyük uğraşlarla öğreniyo ki Bernays şok. Hem fiziki yapısı itibariyle, hem erkeğin gücünü ifade etmesi itibariyle sigaranın penisi simgelediği ortaya çıkıyo. Bernays da diyo ki o zaman kadınlara bunu erkeğin gücünü yıkmak hatta özgürlük olarak pazarlayalım. Yani kadınların kendilerine ait penisleri olduğunu düşünmelerini sağlayalım.
O yıllarda daha kadınların seçme ve seçilme hakkı yok. Bi' gün bu konuda protesto düzenleniyo. Bernays dönemin ünlü kadınlarını ve gazetecileri tezgahında kullanmaya karar veriyo. Ünlü ve sosyetik kadınlara giysilerinin içinde sigara saklamalarını söylüyo. Gazetecilere de onların fotoğraflarını çekmelerini. Kadınlar protesto sırasında sakladıkları sigaraları çok gösterişli bi' biçimde yakıyolar. Gazeteciler de bunu manşetlerinde 'Özgürlük Meşalesi' olarak gösteriyolar. Bizim kısa Parliament oldu mu sana Özgürlük Meşalesi ?

 
 Kadın ve erkekler arasında eşitsizlik olduğunu düşünen kimse de buna karşı çıkamıyo doğal olarak. Rasyonel olarak düşündüğünde sigaranın özgürlükle ne alakası var amk desen de irrasyonel bi' fikir olarak hayata geçiyo bu pazarlama işte. Kadınlar da iliklerine kadar hissetmiştir heralde özgürlüğü.
  Tabi bu sadece tek bi' mal. Geriye kalan tüm mallar da bu ve benzer şekillerde satılmaya başlanıyo ve halâ devam ediyo. Giydiğiniz giysiler, kullandığınız eşyalar vs. bilinçaltında ne anlam taşıyo ve sizin başkalarına olmak istediğiniz karakter gibi görünmenizi sağlıyosa çok daha kolay satılabilir ve sahiplenilebilir hale geliyo. Öncesinde insanlar ihtiyaçlarına göre alışveriş yaparken, şimdi arzularına göre yapmaya başlıyolar. Pazarlamacılar öncesinde 'bu mala ihtiyacın var' mottosuyla satmaya çalışırken, artık 'bu malı alırsan manyak iyi hissetceksin' mottosuyla satmaya başlıyolar. Sonuç olarakta ortaya etrafınızda bir malı alıp 2 hafta sonra sıkılan, zaten 1 ay sonra da yenisi çıktığı için onu almaya koşan insanlar görüyosunuz.
 Neyse, anneliğin kutsal olup kadınların yok sayıldığı bi' toplumda 1 kadınlar gününüz daha kutlu olsun. Kendisine eş değil sahip arayan kadınlarınki olmasın ama. Görüşürüz.
 Not: Daha fazlasını öğrenmek isteyen olursa 'Ben Devri' adlı 4 bölümlük belgeseli izleyebilir.